Çarşamba, Temmuz 08, 2009

TANRI YAZSIN…




Yaz dedi… Evet yaz… Ne olup bittiyse aynısını…Gidip ilk iş bir kalem alıp: Yazdırdım bende hakim bey…Okumam yazmam yoktur benim.Babamgil elimden tutup ilkokula götürdüklerinde her şeyim tamammış gibi bir tek kalemim noksandı ilk derste.Öğretmen azarlayıp atmıştı dışarı.Bazen denk gelirdi öyle her sene gelen hocalar içinde öylesi.Ters davranırlardı bazen çocuklara,Biran önce dertsiz tasasız bitirip mecburi görevlerini bir şehir merkezine kapak atmaktı dertleri.Gazeteleri,mektupları okuyan talebeleri izleye izleye kahvehane de hasattan sonraları birkaç harf tanıdım.Adımı yazmasını da öğrendim Allah’ıma bin şükür.Her neyse hakim bey sadede geleyim,yaş kemale erip de köyde kuraklık başlayınca dara düştü bütün köy.Köyün bir çok genci gibi bende aldım azığımı düştüm şehir yoluna.Sözde şehirde çalışıp para biriktirip kazandığımla da Almanya’ya işçi gideceğim.Orda da köşeyi dönüp bütün sülaleyi kurtaracağım.Okul okumamış da olsam güvenirler zekama,çalışkanlığıma…Haydarpaşa’da ilk trenden inmemle elimdeki adrese doğru yola koyuldum.Bir kaç sene evvelsi benim emmioğlu bacımla evlendiydi de ardından İstanbul’a yerleştiydiler.Emmioğlunun bir tanıdığı kahyalık yapıyormuş dolmuşlara,işe aldıracak beni.Aksiliğin başı orda nüksetti adresin yazılı olduğu kağıdı bir gence uzattım buradaki adrese gideceğimi söyledim.Beni vapura bindirip Kasımpaşa diye bir yere gönderdi.Oysa Gebze’deymiş bizim emmioğluyla bacım.Nerden bilecez cehalet işte.Kağıtta Kasımpaşa yazıyor sanıyorum,güvendim pezevenge.Afedersin hakim bey.Ağzımdan kaçtı.İstanbul’un büyüsü gözümüzü boyamış.Denize kuşlara köprülere bakmaktan içinde param pulum yolluğum olan çanta kaybolup gitmiş gözden.Deli gibi kalabalıklarda onu aradım durdum.Bulamadım haliyle.Yanlız beş parasız kaldınmıydı bunca kalabalığın içinde düşene birde sen vur misali basıyorlar tepene.Can ağrısı sanma ciğer paralanıyor.Kocaman kalabalık bir caddede dükkan dükkan iş sora sora gittim.Sonunda bir çorbacıda bulaşıkçı aldılar beni.Gece sabaha kadar.Sabah da akşama kadar eve diye yalandan çıkıp parklarda yattım bir hafta.Haftalığımı alır almaz da arazi oldum ordan.Ayıp olmamıştır yok yok.Zaten vaat ettiklerinin altında verdiler haftalığı.Aşçıbaşı da bunu hiç gözüm tutmadı diye fitliyordu patronu ben gördüm kaç kere.Sıkı sıkı tuttuğum kağıt parçasındaki adresi bir polise sorayım dedim.Devletin memurundan başka kime güveneceksin.O da ne işin var bu adreste,nerden geldin,nereye gidersin,kimsin nesin?diye sorguya çekmeye başlayınca korktum.Ne de olsa kafa kağıdımı da yitirmiştim çantanın içinde.İçimden üç Kulfallah bir Elham okuyum demeye kalmadı ‘’kimliğini göreyim’’dedi.Oysa belki panikleyip duaya dalmasam içimden sorduklarına düzgünce cevap versem hiç tutmayacak beni orda.Salacak gideceğim.Derken nezarethane derlermiş oraya.Böyle soğuk,bomboş ve rutubetli bir oda.Sabahına hakim karşısına çıkardılar beni.Hakim ‘’Şu tipe bak,şu tipe bak!’’diye bağırmaya başladı.’’Demek uyuşturucu satıp insanların canına kast ediyorsun!’’Töbe haşa hakim bey benim meselem kimliksizlik,kimliğim çalındı.Korkudan ağlamaya başladım.Bir çok uyuşturucu davası olduğundan beni de onlarla karıştırmış olacak ki günlük rutin fırçasını benim gibi suçsuz bir garibe attı.Canı sağolsun büyüktür devlettir sesimiz çıkmaz.Gereken yapıldı ve ben orda iki şey öğrendim hakim bey.Bir kimliğini asla kaybetmeyeceksin,iki uyuşturucu satmayacaksın...Yaradanın hikmeti işte.İyi ders oldu bana.Karakoldan çıkınca yürüdüm boylu boyunca koca şehirde.O kalabalıktan korkan ben,daha korkunç bir olayı atlatmıştım,artık kalabalıklar vız gelirdi onun yanında.Velhasıl bindim Eminönü’nden vapura ordan Haydarpaşa.Göz gezdirdim şöyle bir.Gözüm bir şey arar oldu.Heyecanlanıyordum artık eş dost akraba bir sıcaklığa muhtaç olduğumdan günlerdir bacımın emmoğlumun yanına gitmeye sabırsızlanıyordum.Atladım trene buldum sora sora adresi.Kapıda krallar gibi karşıladılar beni.İçeri bir girmemle gözlerimde şimşekler çaktı.Karşımda bana Haydarpaşa’da adresi yanlış veren adam ve hemen yanında da çantam.Adam beni sınamak için bir eşek şakası yapmış.Şansa sorduğum adresi görünce emmoğlunun daha önce bahsettiği kişinin ben olduğumu tahmin etmiş sözde,tiplerimizi de benzetince odur deyip bir katakulli düşünmüş o sıra.Çalıştığım yerden tut,karakol olayına kadar gözü üstümdeymiş,çantamı da o yürütmüş.Eee tabi ben bunları o an düşünüp akıl edecek kadar sakin değilim.Gelmemle aksiliklerin üst üste binmesi bende biraz sinir yaptı.Vay adi alçak hırsız,dolandırıcı köpek diyerekten hakim bey.Atladım adamın üstüne.Elime geçirdiğim ilk şeyi vurdum adamın başına.Cam bir kavanozmuş sonra kendime gelince söylediler.Adamı hastaneye götürdüler,beni de ayılınca yanına aldı emmoğlum.Olan bitenin aslını orda öğrendim.Ama mahallede olay duyulup yayılınca hastane polisi rapor tutmuş.Adam da bu serseri bu sinirle benim işime yaramaz,cezasını çeksin aklı başına gelsin deyip,baştan önce bir şikayetçi olmuş daha sonra şikayetini geri almış emmoğlunun hatrına.Bende özür dileyip arayı tazeleyince sözleştik.İyileşince adamcağız başlayacam yanında işe.Velakin hakim bey.Adamcağız da diyorum ama düşündüm taşındım hakim bey : bu hikaye de bir suçlu var ve bir tane de alınacak ders.Suçlu kalemimin yokluğuna sebep herkimse,alınacak ders ise bırak insanı yaradan sınasın.İnsanın insana yaşamayı öğretmesi,sınaması zor be hakim bey.Gerek ki ruhu,bedeni ve hayatıyla baş başa kalsın insan.Olaylar bundan ibaret işte hakim bey,şikayetçi olmamasına rağmen kamuyu ilgilendirirmiş benim adamın kafasına kavanoz vurmamın.Takdir senin…Sen de benim kafama vur ödeşelim…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder