Sokratik triplere girmiş olsaydım, demokrasinin halkımız tarafından verimli kullanılabilecek bir sistem olmadığını iddia edip zeytinyağı gibi üste çıkabilirdim. Ama sanırım bunu Sokratik triplere girmeden de yapabilirim. Öncelikle bazı öcülerin oylarının önemli ölçüde düştüğünü ve bazı yerlerde zorlandıklarını, bazı yerleri ise resmen kaptırdıklarını gördük son seçimde. Öcü diyorum ama isim vermiyorum. Allah Allah, kim acaba bunlar? Aynı öcüler artık alacaklarını almış ve halkın refahını, ülkenin ekonomik gelişimini vs. iyice salmışken tam seçim öncesi halka yardımlarını esirgemediler o "iyi niyet"leriyle.
Bazı şeylerin tek seçimde değişmesini bekleyemeyiz tabii ki... Ama inanıyorum ki, bu ülkede namusu, şerefi, insanlığı ve adamlığı kömürle satın alınamayacak insanların sayısı azar azar da olsa artıyor. Zaten çok okunurluğu olmayan bir blog bu ama peşinen yazıyorum: böyle ağır sayılabilecek ithamlar kullandım, ve çekinmedim. Neden mi? Zaten "ben namusumu kömüre, çamaşır makinesine satmıyorum" diyen insan alınmaz, aradan çıkar. Demeyen, kabullenen insan için de bu sözler hakaret sayılmaz. Yani anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az. Yine de "İnsanlık Hakkı"mı kulanarak "Yüce Türk Adaleti"ne güvenmeme hakkımı saklı tutarım. Bir kenarda durur.
Tarihte insanların üzerine çelikten kafeslerin kapatıldığı yetmemiş gibi, bir de o kafeslerin ışıklarını söndürmeye çalışan kişiler dünyayı kararttıkça; birileri çıkıp onu binlerce, milyonlarca adım ileriye taşıyacak mumları yakmıştır. O yüzden geleceğimiz için endişeli değilim çoğu insanın aksine. Yasakçı zihniyet her yanımızı sarsa da, artık "bizi korumak" adına yaptığımız her şeye karışılsa da, dünyamız karartılmaya çalışılsa da; ileride birileri çıkacak aydınlatmak için. Bu birilerinin ellerinde ne silahlar olacak, ne kutsal kitaplar. Belki bu ilkel uygulama hâlâ devam ediyorsa bir parmaklarının kenarında lacivert bir leke olacak. Bu ülkenin insanları artık anlatılan peri masallarıyla büyümeyecek, birileri çıkıp eline kitabı alıp adam gibi hikayeler okuyacak...
Pazartesi, Mart 30, 2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder