Pazar, Şubat 28, 2010

Merhaba

Ben hoş geldim.. Sizi de hoş buldum.. Siz zaten hep hoştunuz gerçi. Zaten her doğan çocuğun süt gibi bembeyaz bir sayfa olması münasebetiyle, bir zamanlar herkes hoştu.. Ta ki dünya onu kandırıp pençelerini kullanmayı öğretene kadar..

Kediler ellerinizle oynarken pençelerini şakacıktan çıkarırlar.. Fakat yüzünüzle oynarken sadece patilerini kullanırlar, pençeler zararlı.. Ama insanlar.. ve dünya.. Birisi dünyayı karşısına alıp sıkı sıkı şu tembihi yapmış gibi : "Seni kovalayanlardan öyle bir kaç ki yakalayamasınlar, ve senden kaçanları öyle bir kovala ki nefesini daima enselerinde hissetsinler.." Ne kadar çok insan gördüm ki dünya ile nişanlanmış.. Lakin evlenene şahit olamadım henüz.. Kahpe dünya demek kesinlikle doğru değil yine de..

Benim felsefeme göre Dünya'nın üç yüzü var.. Bunlardan ikisi güzel (bunlar bende kalsın şimdilik).. Üçüncü yüz ise yukarıda bahsettiğim şekliyle..

Yusuf kardeşime buradan teşekkürlerimi sunmak istiyorum. İnşallah bundan böyle mahalleye bir İstankara çocuğu dahil oldu. Yazmak çok ama çok önemli bir iş, yazanlara karşı ayrı bir muhabbetim (sevgim) var. Yazılı beyan insana verilmiş bir nimet.. Beyan, kudret kaleminin ucundan yokluğa akan mürekkebin ilk damlası.. İnsan beyan ile hayallere elbise giydirir.. Beyan ile sevinçler hüzünler ancak ambalajlanır.. Beyan ki sırlı münasebetleri keşfeder, beyan ki savaş çıkarır, beyan ki barışı getirir..

Amacım, doğru olarak gördüğümü doğru yerde ve doğru zamanda söylemek, fakat hakikatın ortaya çıkması için de doğrularımdan vazgeçebilmek.. Biliniz ki kuvvet haktadır, bazılarının zannettiği gibi hak kuvvette değil..